Fener-Cimbom maçları hastanede biterdi

100 yıllık rekabette tek değişmeyen kavgalar..
Geçen hafta Galatasaray-Fenerbahçe maçında olaylar çıktı ve iki takım da kendisini şampiyonluk yarışının dışına attı. Rekabetin 100. yılına gölge düştü yorumları yapıldı. Eskiden iki takım arasındaki maçlar dostluk havasında oynanırken, son yıllarda bu değişti zannediliyor. Ancak Galatasaray-Fenerbahçe maçları eskiden beri hep kavgalı gürültülü geçer. Nitekim Türkiye'deki en önemli tarihçilerinden Prof. Dr. Vahdettin Engin'in bir araştırması 1929'daki Galatasaray-Fenerbahçe maçının hastanede sona erdiğini ortaya çıkarmıştı.

ŞAMPİYONLUK MAÇI HASTANEDE BİTTİ
10 Mayıs 1929 Cuma günü Taksim Stadı'nda oynanan Fenerbahçe-Galatasaray maçı çok önemliydi. Zira kim kazanırsa o şampiyon olacaktı. Bu yüzden maç çok sert geçti. Galatasaraylı Mehmet Nazif ve Kemal ile Fenerbahçeli Kadri kol ve bacakları kırıldığı için hastaneye kaldırıldılar. Maç o kadar sert oynanmıştı ki yaralanmayan futbolcu hemen hemen yok gibiydi. Bir grup seyirci de sahaya girmiş ve oyunun bir süre durmasına yol açmışlardı. İlk devresi 1-1 biten maçı Galatasaray 2-1 kazanıp şampiyon olmuştu.



Maçta olup bitenler büyük tepki toplamıştı. 12 Mayıs 1929 tarihli Milliyet Gazetesi, manşetten maçtaki olayları ağır bir şekilde eleştirmişti: "Paydos efendiler paydos! Türk milleti tekme tokat değil, centilmenlere yakışan bir oyun tarzı istiyor ve... bunu bize verecek yeni kuvvetlerimiz var!.." Gazete sonra da şu soruyu sormuştu: "Bu cana kıyan ikiliğin sonu geldi mi? Cuma günü kırılan kol ve bacaklardan akan kan şimdiye kadar yapılan günahları ödedi mi ?".

MAÇ HAKKINDA SORUŞTURMA AÇILDI
Maç sırasında meydana gelen olaylar sebebiyle futbolculardan Zeki, Sabih ve Latif sorgulandılar ve daha sonra kefaletle serbest bırakıldılar. Olaylar polis tarafından savcılığa intikal ettirilmişti. Soruşturmayı Savcı Necmettin Bey yürütecekti. Savcı hastanede yatan futbolcuların kazaen mi yoksa kasten mi yaralandıklarını araştırmaya girişti.

Olay bu aşamaya gelince her kafadan bir ses çıkmaya, herkes bir şeyler söylemeye başladı. Kulüpler birbirlerini suçluyor, hakem sertliklere göz yumduğu için eleştiriliyor, en büyük öfke ise Federasyonun İstanbul bölge temsilcileri üzerinde yoğunlaşıyordu.

Milliyet Gazetesi, hadisenin zannedilenden daha önemli olduğunu vurgulayıp, olayların baş sorumlusu olarak İstanbul'daki spor teşkilatını göstermişti. Oynanan maç futbol meydan muharebesi olarak nitelendiriliyor ve bazı kişilerin her zaman olduğu gibi Galatasaray mı haklı, Fenerbahçe mi haklı konusunu tartışmak gibi bir yanılgıya düştükleri belirtiliyordu. Bu aşamada tartışmalara Futbol Federasyonu da katıldı. Fenerbahçe ve Galatasaray kulüplerinin karşılıklı bildiriler yayınlamaları ile tartışmalar devam etti.



Olaylarla ilgili olarak en çok suçlananlardan İstanbul Spor Teşkilatı bir toplantı yapıp hakem raporunu görüştü. Toplantıdan sonra bu tür olaylara zaman zaman rastlanmasının doğal olduğu, konu ile ilgili olarak karar verirken raporun dikkate alındığı, hakem raporunda fevkalade bir hadiseden bahsedilmediği vurgulandı ve durumu düzeltmek için iki takım arasında dostluk maçı düzenleneceği söylendi.

Maçın yankısı bir süre daha devam ettiyse de aradan geçen zaman içinde olup bitenler unutuldu. Savcılığın yürüttüğü tahkikat ise maçta yaralananlar iyileştiği ve herhangi bir ölüm hadisesi yaşanmadığı için takipsizlikle sonuçlandı.

AYIPTIR
Galatasaray-Fenerbahçe maçında çıkan olaylar bütün kamuoyu tarafından dikkatle ve ilgiyle takip edildiği için artık gazetelerin spor sayfalarını değil baş sayfalarını işgal ediyordu. 14 Mayıs 1929 tarihli Milliyet Gazetesi başyazısını bile bu konuya ayırmıştı:



"Türkiye'de futbol yerleştiğinden beri bir Galatasaray-Fenerbahçe rekabeti vardır. Herkes bilir ki Galatasaray- Fenerbahçe maçları patırtılı, dövüşlü maçlardır. Eğer her defa geçen Cuma günkü gibi yaralı ve dövüşlü olmuyorsa, bu sessizlik hakemin diriliğinden veya taraflardan birinin mağlubiyeti daha evvelinden kabul etmesinden ileri geliyordu. Bu defa öyle olmadı ve iş feci bir şekil aldı. Lakin bütün bu fecaate bir de uzun uzadıya gazete değerlendirmeleri yaparak sahadaki kargaşalığın tekrar devamına izin veremeyiz. Hele, filan falan aleyhine dava açacakmış gibi saçma fikirlere rağbet etmemeliyiz. Zaten sahada dövüşerek çirkin bir iş yaptık. Şimdi bir de mahkemelerde dövüşerek Türk sporunu sanık sandalyesine oturtmayalım. Ayıptır".